• Hesabım

Şehirle Hasbihal - 2

Yazar: Ahmet Mısırlıoğlu
Şehirle Hasbihal - 2
 
ŞEHİRLE HASBİHAL II
Pek kıymetli Whatsapp katılımcıları; ilk yazımın devamı niteliğindeki bu yazımda yine geriye dönüp hal-i pür melalimize bakmaya devam ediyoruz.
​Karaman’ın Sesi Gazetesi’ne 2017 yılında Garaman Garaman İllere Yaran Bana Yaraman başlıklı yazım kadim evlatlarını bağrında barındıramayan Karaman’a sitemin ötesinde bir öfke bir kahır mektubu gibiydi:
​ Koca Yunus şehre maledilememiş ki, O on dört ayrı adreste anılır, türbelerinde yatırılır olmuş. Ne diyeyim, dizini döv Karaman.
​Mevlana Hazretleri’ni 700 yıl evvel uğurlayıp Selçuklu Sultanı Aleeddin Keykubad’a teslim etmişiz. Konya’nın Mevlana ile Konya olmasına fırsat vermişiz. Başını duvarlara vur Karaman.
​Mustafa Kemal’in baba tarafından dedesi Ahmet Efendi Balkanlara bu topraklardan gitmedi mi. Çanakkale’ye, İstiklal Harbi’ne, Cumhuriyetine, şahsına bigane kalıyor neden sahiplenmiyorsun Karaman.
​Türk Dili Fermanı’nı yayınlayan Karamanoğlu Mehmet Bey’in heykeli önce bilinmezlere, sonra şehrin dışına sürgüne gönderilmiş. Başını taşlara vur Karaman.
​Türk Dünyası’nın efsane lideri Rauf Denktaş’ın vefatında gidip mezarını bir avuç vatan toprağı mı serptin. Eline mi yapışırdı Karaman.
​Sen ne büyük hatalar yaptın be Karaman.
​Şehir bir kere hastalanmayagörsün sesine, soluğuna, ruhuna nüfuz eden hastalıklı kimlik hükmünü nesiller boyu sürdürür. Vay o şehrin haline ki; tarihinde medeniyet kurmuş şehir ölmeyi hak eder, çok geçmez ölmeye yatar. Başımız sağolsun dostlar, başın sağolsun Karaman.
​Uzatmak mümkün, lakin beyhude…
​Şurası muhakkak ki; bağrımızdan çıkan değerli şahsiyetlerin sadece birisi bile Anadolu’nun sıradan bir kasabasından olsaydı, emin olun o kasaba Ankara’yla, Konya’yla yarışır olurdu. Tarihsel şahsiyetler ve yarattığı kültürel cazibe o şehri uçurmaya yeterdi.
​Üniversitemizin öğrenci sayısının ve akademik yetkinliğinin artırılarak çağdaş bir anlayış ile bilimi rehber edinmesi, şehirde olan her işin içinde, her düzlemde adını aldığı şehirle bütünleşmesi gerekmiyor mu
​Şehrin sabitlenmiş nüfus zincirini kırması için kamu-özel yatırımlarının artırılması, mevcutların çeşitlendirilmesi, bilhassa elmacılığın gerçekten güçlü birlik-kooperatif eliyle planlama, üretim, pazarlama sorunlarının tek elden etkili bir şekilde ele alınmasının vakti gelip geçmiyor mu. Karaman’ın her alanda genişlemeye, büyümeye, nüfus ve nüfuzunu artırmaya ihtiyacı var. En basitinden bir kısım Karamanlı evinde hoşaflık elma kurutur. Bu bize hala bir ilham vermiyor mu. Karaman elması, meyve suyu fabrikalarının insafına bırakılacak kadar önemsiz ve değersiz mi. Sadece elma mı ve dahi niceleri.
​Kendi payıma, daha çok da şehir dışında ya da her Konya’dan Karaman’a dönüşümde şehrimin geleceği ve kültürüne olan ümidim iyiden iyiye azalıyor.
​Makus talihin ağlarını biz kendi ellerimizle ördük. Kime ne dersin.
​Bırakalım başkalarını. İşe başkalarından değil kendimizden başlayalım, kimse bir şey yapmazsa biz bir şey yapalım. Allahaşkına şehrimiz için ne yaptık şikayet etmekten başka. Ekonomi yetersiz, eğitim bozuk, kaynaklar kıt olabilir. Her şeyi devletten ve Allah’tan beklemeyi bırakıp düzelmek için önce kendimizden başlamamız gerekmiyor mu.
​Karaman bugün müflis, milyarder durumundadır. Ülke içinden ülke dışından olsun her alanda imkan ve kaynakları toprağına çekecek alt yapı yatırımları yetersizdir. İstanbul İKEV, Ankara KAREV gibi merkezde her işin içinde ve başında KARTAP Karaman Tanıtım Platformu bu alandaki boşluğu doldurup şehrin yükselmesinde önemli bir figür olabilir. Yıllardır yazılarımda: Şehre bir abi lazım deyip duruyordum. Çıkılacak bu uzun soluklu yolda KARTAP şehrin geleceğine yön veren abi olabilir. Yaratılan heyecanlı havada azim, gayret ve irade elle tutulur gözle görülür kadar gerçek.
​(Aynı başlıkla 3. Son yazımda tekrar beraber olacağız.)
Paylaş